-Eee ne diyorsunuz İskender bey? son ikiye kaldik. büyük mü var kutunuzda, küçük mü?-benim adim büyük iskender! ben küçük açmam! benim kutumda büyük var.-aciyoruz o zaman iskender beyin kutusunuuuuu---din din din diiinnnn!!----iskender bey 10 ytl cikti. 150.000'i kacirdiniz -kaçan balık büyük iskender olur Acun bey. Bu arada ..... annadın onu sen
-aynur hanim kardesim ne dersin? kutunda büyük mü var?-off kutumda hic buyuk yok. olmadi da.. olsun istedim ama evlenemedim bu zamana kadar. hic buyuk bir sey olmadi kutumda.. soyle buyuk bir sey istemez miydim ben?-evet aynur hanim'in kutusunu aciyoruuuuz..-100ytl-100 ytl verin, ben size vereyim... eee kutumu... -aynur hanim'a tesekkur ediyoruz ve izdivac programina aliyoruz kendisini ,
-ben kutumda küçük var diye hissediyorum-aç o zaman Dırılım dırılım (500.000)-vay anam vay kutunu patlatıyım senin.. hisseedidiyomuş şerefsiz -engin abi ne diyosun?-valla sende bu cenabetlik varken 10tane 500bin olsa 9unu açtırır 1ini sona saklar ordada kutunu seçer hiçbi m.k alamadan gidersin diyorum -diyosun -valla benim hissiyatım tabi yine senin kararın -kamil sen aç-emin misin?-evet evet istiyorum aç aç-açıyorum bak-sence küçük mü çıkar ne dersin kamil-valla önce küçük çıkıyo sonra büyüyo bunlar -kamil kutuyu aç-hee gonca’cım bende şey sandım açıyorum bi saniye - -arkadaşlar hadi el ele verelim bi sinerci yaratalım el ele verince küçük açıyoruz-döt döte verseniz neler çıkıcak demek kutudan-kamil kendine gel -mıçıcam lan sinercinize açın artık şu kutuyu -annneaaaa babam küçük açtı -orda da mı küçük açtı kör olasıca -ne nası nerde -tamam çocuum yok bişe-hadi ondan geri sayıp açıyoruz hep beraber tutun kutumdan- wooşş -ohaa Yasin bey napıyosunuz -he ora mı tamam tamam bi yanış annaşma olmuş -hamdi beyin teklifiini açıklıyorum "bi bulaşık makinesi verim defol git"-aaaaa -şaşırdın demi-evet hamdi bey size çıkma teklif ediyor ne diyorsunuz yada devam edebilirsiniz aşk mı para mı ?-ne ayaksınız oğlum siz -benimki küçük!- -yıllardır bunun ezikliğiyle yaşamıştım söyledim kurtuldum
-ne düşünüyosun süleyman?-yaa ben genelde hep küçük açtım ama geçen hafta büyük açmıştım yinede küçük hissediyorum ama tabi garanti veremem büyükte çıkabilir daha önce bu numarada küçük açmıştım ama iki kerede 500bin açmıştım almanyadaki halamlarada selam bu arada ama yinede sen bilirsin tabi ben etkilemiyim şimdi seni- -acun bey ele ele tutuşup 1500'den geriye doğru sayalım mı ? +yok siz yine kutuyu sevin hatta evinize götürün nüfusunuza geçirin
- Ahmet abi kutun hakkında ne düşünüyosun ? + erkek adamın kutusu olmazz lann - ayşecim açar mısın ?+ vallaaa acun bey gelmezse açmam kutumu.. - arkadaşlar kutu kutu penseyi söyleyerek açalım mı?+ kutu kutu penseeeeee... (dınnn dınn dınnn)* aaaaaa!!- ay bakamıcam ne çıktıııı+pense çıktı - Burak kutun hakkında ne düşünüyosun+ kompleee komplee komple tikkyzzz..- anladım. açalım abicim
En fena komik şeyleri burada bulabileceksiniz. Birlikte çok ama çok güleceğiz. Adı üzerinede burada herşey FENAKOMiK...
24 Haziran 2008 Salı
Kopya versene Diyalogları her zaman komik olmuştur...
Kopya Versene
Kopya ver olm- Yok kopya mopya, pleysteyşını oynatmamıştın sen bana-
Tamam olm oynatcam söz
- Olmaz önce pleysteyşın sonra kopya
- Hay senin ...................................................
- Gopya virsene lan
- Hayır böyle şeylere karşıyım ben
- Hocam Memet gopya çekiyi
- Ama ama.. böhhüü................................................
- Şşt Nalan, kopya vereyimmi istermisin
- Valla karşılığında birşey vermem ama heveslenme Murat
- Tühh. ŞŞtt Fatma kopya istermisin
- Dayak istermisin Murat
- Puhh.................................................
- Kopya versene
- Sen bi Müdürün yanına git o verir kopyanı çocuum
- Ehe pardon hocam sizi Kemal sandım
- Hade bakim hazır kıçın sıcakken bi müdüre uğrada soğutuversin
- Ama..
- Höt!
- Peki.. ühü ................................................
- Olm kopya ver çizerim
- Hade lan nerde sende o yürek
- Aha cizttt
- Hocam Abdül kağıdıma Ben böyle hocanın taaa ... koyim diye yazdıı, şimdide geri silmeye çalışıyor. Ayrıca kıçından ve boynundan süzülen terler sırayı ıslattı hocam. Hocam bide şu anda bana küfür ediyoo
- ABDÜLL!!
- Hocam vallaaha yalan bu yawsack yalan söylüyo................................................
- Kopya versene
- Tane 50kuruş
- Olm ben yabancımıyım. Sınıf arkadaşınadamı parayla vercen
- Herkes sınıf arkadaşım, hem bak geçen senenin fiyatı bu
- Neyse al parayıda bana iyisinden bi kopya ver
- Al
- Bu ne olm bu hangi sorunun cevabı
- Geçen senenin tabiki, ehe ................................................
- Şşt kopya versene
- Al- Öhm bu çok kolay oldu kesin bi pislik var....................................................
- Şşt kopya versene
- Al- Yok böyle kolay olunca zevk almadım. Sen al bunu geri biraz yalvariim ondan sonra ver olurmu
- Bacaamı al o zaman. Yok kopya mobya
- Abi ne olurbe valla çok lazım ya, ehe şimdi zevk almaya başladım işte...
- Kopya varmı
- Kopya kullanmayalım kullandırtmayalım. AntiKopya merkezi sıfır iki yüz kırkiki yed....- Amanın adam android çıktı................................................
- Kopya versene
- Önce parayı görelim- Hayır önce kopyayı görücem
- Al işte burada- mır mır mır - Layn
- Vaz geçtim almıyom, okudum zaten, ehe
Kopya ver olm- Yok kopya mopya, pleysteyşını oynatmamıştın sen bana-
Tamam olm oynatcam söz
- Olmaz önce pleysteyşın sonra kopya
- Hay senin ...................................................
- Gopya virsene lan
- Hayır böyle şeylere karşıyım ben
- Hocam Memet gopya çekiyi
- Ama ama.. böhhüü................................................
- Şşt Nalan, kopya vereyimmi istermisin
- Valla karşılığında birşey vermem ama heveslenme Murat
- Tühh. ŞŞtt Fatma kopya istermisin
- Dayak istermisin Murat
- Puhh.................................................
- Kopya versene
- Sen bi Müdürün yanına git o verir kopyanı çocuum
- Ehe pardon hocam sizi Kemal sandım
- Hade bakim hazır kıçın sıcakken bi müdüre uğrada soğutuversin
- Ama..
- Höt!
- Peki.. ühü ................................................
- Olm kopya ver çizerim
- Hade lan nerde sende o yürek
- Aha cizttt
- Hocam Abdül kağıdıma Ben böyle hocanın taaa ... koyim diye yazdıı, şimdide geri silmeye çalışıyor. Ayrıca kıçından ve boynundan süzülen terler sırayı ıslattı hocam. Hocam bide şu anda bana küfür ediyoo
- ABDÜLL!!
- Hocam vallaaha yalan bu yawsack yalan söylüyo................................................
- Kopya versene
- Tane 50kuruş
- Olm ben yabancımıyım. Sınıf arkadaşınadamı parayla vercen
- Herkes sınıf arkadaşım, hem bak geçen senenin fiyatı bu
- Neyse al parayıda bana iyisinden bi kopya ver
- Al
- Bu ne olm bu hangi sorunun cevabı
- Geçen senenin tabiki, ehe ................................................
- Şşt kopya versene
- Al- Öhm bu çok kolay oldu kesin bi pislik var....................................................
- Şşt kopya versene
- Al- Yok böyle kolay olunca zevk almadım. Sen al bunu geri biraz yalvariim ondan sonra ver olurmu
- Bacaamı al o zaman. Yok kopya mobya
- Abi ne olurbe valla çok lazım ya, ehe şimdi zevk almaya başladım işte...
- Kopya varmı
- Kopya kullanmayalım kullandırtmayalım. AntiKopya merkezi sıfır iki yüz kırkiki yed....- Amanın adam android çıktı................................................
- Kopya versene
- Önce parayı görelim- Hayır önce kopyayı görücem
- Al işte burada- mır mır mır - Layn
- Vaz geçtim almıyom, okudum zaten, ehe
Damızlık Erkek Muhabbeti... 2238'de gerçek olabilir bu muhabbet...
Damızlık Erkek Muhabbeti...
Haydi Gel Bizimle Ol programında 2238'de erkek nesli tükenecek, dünya kadınlara kalacak haberini masaya yatıran programın yorumcuları ilginç diyaloglara imza attı. Müjde Ar, erkek nüfusunun azalmasıyla dünyanın daha yaşanabilir bir yer olacağını savunurken Pınar Kür, dünyanın yeniden anaerkil bir yapıya dönüşmesine sevineceğini söyledi.
En ilginç çıkarımı Aysun Kayacı yaptı. Aysun, erkek nüfusunun azalmasının yine onların menfaatine olacağına inanıyor.
İşte o diyalog:
ÇA: Hiç erkek kalmayacakmış. Bir süre de dünyanın yüzde 70'i kadın olacakmış.MA: Savaşlar bitecek, tecavüzler, kafası kesilip atılan kadınlar olmayacak.
ÇA: Katılmıyorum. Doğada denge var. Bazı kadınlar erkek rolünü üstlenecek. Çocuklar da pazılı kadınlara baba, diyecek.
MA: Niye öyle olsun? Dünya huzura erecek.
PK: İnsanoğlunun ilk yıllarındaki gibi anaerkil bir toplum olacak. Kavga, gürültü olmayacak.
AK: Bu süreçte erkekler, istedikleri gibi 4 kadın hadisesinde haklı çıkmayacak mı? Azaldıklarına göre 1 erkeğe 4 kadın düşecek.
PK: Kadınlar egemen olacak, ne 4 kadını?
MA: Erkekler olmazsa çocukları klonlamayla yaparız.
PK: Olmasın. Hani nesli tükenen hayvanları bir tarafa koyuyorlar ya. Öyle olur.
AK: Damızlık gibi mi?
MA: Evet iyilerini ayıracaksın.
Haydi Gel Bizimle Ol programında 2238'de erkek nesli tükenecek, dünya kadınlara kalacak haberini masaya yatıran programın yorumcuları ilginç diyaloglara imza attı. Müjde Ar, erkek nüfusunun azalmasıyla dünyanın daha yaşanabilir bir yer olacağını savunurken Pınar Kür, dünyanın yeniden anaerkil bir yapıya dönüşmesine sevineceğini söyledi.
En ilginç çıkarımı Aysun Kayacı yaptı. Aysun, erkek nüfusunun azalmasının yine onların menfaatine olacağına inanıyor.
İşte o diyalog:
ÇA: Hiç erkek kalmayacakmış. Bir süre de dünyanın yüzde 70'i kadın olacakmış.MA: Savaşlar bitecek, tecavüzler, kafası kesilip atılan kadınlar olmayacak.
ÇA: Katılmıyorum. Doğada denge var. Bazı kadınlar erkek rolünü üstlenecek. Çocuklar da pazılı kadınlara baba, diyecek.
MA: Niye öyle olsun? Dünya huzura erecek.
PK: İnsanoğlunun ilk yıllarındaki gibi anaerkil bir toplum olacak. Kavga, gürültü olmayacak.
AK: Bu süreçte erkekler, istedikleri gibi 4 kadın hadisesinde haklı çıkmayacak mı? Azaldıklarına göre 1 erkeğe 4 kadın düşecek.
PK: Kadınlar egemen olacak, ne 4 kadını?
MA: Erkekler olmazsa çocukları klonlamayla yaparız.
PK: Olmasın. Hani nesli tükenen hayvanları bir tarafa koyuyorlar ya. Öyle olur.
AK: Damızlık gibi mi?
MA: Evet iyilerini ayıracaksın.
Türklere Özel Komik Ölçü Birimleri...
Türklere Özel Komik Ölçü Birimleri...
1. 'abi geçen bi balık yakaladık nah kolum gibi'
2. 'Muhsin abi geıçen bi woofer almışım öküz gibi ses çıkarıyo. Mukemmel abi'
3. 'Kaç karış?'
4. Yol tarifinde bir ölçü birimi olarak yüz metre. 1 yuz metre = 300 metre
5. kedi kadar fare
6. başarılı bir Türk aşçı, Fransa'da bir lüks otele transfer edilir. Diger aşçılara bazı tarifler öğretmesi gerekmektedir. Geçerler ocağınbaşına, bizimki başlar : - Bir tutam maydonoz, bir tutam karabiber, yetecek kadar su... Fransız dayanamaz sorar :
- Bunlarin bir ölçüsü yok mu?
-Bizimki terslenir :
- Ben ne diyorum? Bir tutam olacak demedim mi?
7. 'Döt kadar' gibi söylendiğinde sadece Türkler'in anlaması muhtemel, hatta bazen Türk olanların dahi anlamakta zorluk çektiği ve sizin karşınızdaki kişinin nasıl bir ortamda yetiştiği, sosyo kültürel yaşantısı gibi konularda derin tespitler yapmanıza sebebiyet veren ölçü birimleridir. -kac metrekare lan senin ev.? -döt kadar ya. ....
8. Ayrıca yön tariflerinde de çığır açmış olmaları kaçınılmazdır.
-Ne tarafta abi bu dükkan.
- Şeyimin istikametinde., gibi.
9. Bir demet maydanoz.
10. İki tutam karabiber.
11. Bir diş sarımsak.
12. Bir avuç fındık.
13. Bir tepeleme çay kaşığı tuz.
14. Bir silme çay kaşığı tuz.
15. İki rekât namaz.
16. Bir adım yol.
17. Bir dünya iş.
18. Bir araba laf. vs.
19. Aşure kazanı
20. Kafam kadar
21. Burdan sana kadar, bilemedin kapıya kadar .
22. Bir de bunların Trakya insanına özgü olanları vardır ki, genelde revaçta olmama nedenleri nezaketsizliktir: iki güzel örneği: küçük ev = bülbüll büzüğü kadar yenilen az yemek = kedi çükü kadar bişey yedim .
23. üç kalem mal.
24. iki satır yazı.
25. Bir tek rakı.
26. iki duble rakı.
27. Beş posta ... vs.
28. Alabildiğince un.
29. Kasıktan dize kadar....
30. Türk'ün kendisi ölçü birimidir: Türk kadar kuvvetli, bir Türk dünyaya bedel
31. Kavgaya giderken 'bir kamyon adam' toplanır, sayı belirtmek icin uygun bir sıfattır.
32. çok uzakta: taa anasının ..minda
33. çok uzakta: Allah'ın unuttugu yerde
34. çok uzakta: Allahin s...tir ettiği yerde
35. iki bıyık bükümü sağa
36. üç evlek ileri
37. bir zaman ölçüsü olarak sigara :
- Hadi ne zaman gidiyoruz?
- Sigaram bitince gideriz.
38. Bir cimcik un,
39. Bir fiske tuz,
40. Göz alabildiğine geniş...
1. 'abi geçen bi balık yakaladık nah kolum gibi'
2. 'Muhsin abi geıçen bi woofer almışım öküz gibi ses çıkarıyo. Mukemmel abi'
3. 'Kaç karış?'
4. Yol tarifinde bir ölçü birimi olarak yüz metre. 1 yuz metre = 300 metre
5. kedi kadar fare
6. başarılı bir Türk aşçı, Fransa'da bir lüks otele transfer edilir. Diger aşçılara bazı tarifler öğretmesi gerekmektedir. Geçerler ocağınbaşına, bizimki başlar : - Bir tutam maydonoz, bir tutam karabiber, yetecek kadar su... Fransız dayanamaz sorar :
- Bunlarin bir ölçüsü yok mu?
-Bizimki terslenir :
- Ben ne diyorum? Bir tutam olacak demedim mi?
7. 'Döt kadar' gibi söylendiğinde sadece Türkler'in anlaması muhtemel, hatta bazen Türk olanların dahi anlamakta zorluk çektiği ve sizin karşınızdaki kişinin nasıl bir ortamda yetiştiği, sosyo kültürel yaşantısı gibi konularda derin tespitler yapmanıza sebebiyet veren ölçü birimleridir. -kac metrekare lan senin ev.? -döt kadar ya. ....
8. Ayrıca yön tariflerinde de çığır açmış olmaları kaçınılmazdır.
-Ne tarafta abi bu dükkan.
- Şeyimin istikametinde., gibi.
9. Bir demet maydanoz.
10. İki tutam karabiber.
11. Bir diş sarımsak.
12. Bir avuç fındık.
13. Bir tepeleme çay kaşığı tuz.
14. Bir silme çay kaşığı tuz.
15. İki rekât namaz.
16. Bir adım yol.
17. Bir dünya iş.
18. Bir araba laf. vs.
19. Aşure kazanı
20. Kafam kadar
21. Burdan sana kadar, bilemedin kapıya kadar .
22. Bir de bunların Trakya insanına özgü olanları vardır ki, genelde revaçta olmama nedenleri nezaketsizliktir: iki güzel örneği: küçük ev = bülbüll büzüğü kadar yenilen az yemek = kedi çükü kadar bişey yedim .
23. üç kalem mal.
24. iki satır yazı.
25. Bir tek rakı.
26. iki duble rakı.
27. Beş posta ... vs.
28. Alabildiğince un.
29. Kasıktan dize kadar....
30. Türk'ün kendisi ölçü birimidir: Türk kadar kuvvetli, bir Türk dünyaya bedel
31. Kavgaya giderken 'bir kamyon adam' toplanır, sayı belirtmek icin uygun bir sıfattır.
32. çok uzakta: taa anasının ..minda
33. çok uzakta: Allah'ın unuttugu yerde
34. çok uzakta: Allahin s...tir ettiği yerde
35. iki bıyık bükümü sağa
36. üç evlek ileri
37. bir zaman ölçüsü olarak sigara :
- Hadi ne zaman gidiyoruz?
- Sigaram bitince gideriz.
38. Bir cimcik un,
39. Bir fiske tuz,
40. Göz alabildiğine geniş...
İSTANBUL'UN TRAFİK KURALLARI ! YABANCIYSANIZ MUTLAKA OKUYUN...
İSTANBUL'UN TRAFİK KURALLARI
* Yol verilmez, alınır. Eğer bir garajdan ya da otoparktan direkt yola çıkacaksanız, araçların size yol vermesini beklemek hayalcilik olur. Burada kural, bodoslama yola fırlamaktır. Merak etmeyin, hızla gelen araçlar "Zınk!" diye duracaklardır.
* Mecbur kalmadıkça kimseye yol verilmez. Amaç ulaşılacak yere bir an önce varmaktır. Asla yol verilmez. Çok mecbur kalınırsa hafiften hız düşürülür. Yavaşlamanıza sebep olan araçlara bağırmak en tabiî hakkınızdır.
* Yeşil ışığın yanması asla beklenmez. Işıklarda beklerken vites asla boşa alınmaz. Birinci vitese takılır ve bir ayak debriyajda tutularak araba bağırttırılır, iyi bir istanbullu yeşilin yanacağını hisseder ve yanmadan geçer. Yeşil ışık birkaç saniye sonra nasıl olsa yanacaktır. Eğer ışıkta bekleyen diğer araçlar sizin önünüzdeyse, sarı yanmadan koraya köküne kadar basılır ve "Hadi be, yürüsene!" diye bağırılır.
* En sağ şerit emniyet şeridi değil, acelesi olanların şerididir. Eğer trafik tıkanmışta en sağ şeritten huzur ve güven içerisinde gidebilirsiniz.
* Sinyal vermek delikanlılığa sığmaz. Durmak isteyen veya dönüş yapmak isteyen istediği zamanda ve yerde durabilir ya da dönebilir. Arkadan gelen araçlar bunu altıncı hisleriyle hissetmelidirler. Hissedemezlerse arkadan vururlar ve suçlu duruma düşerler.
* Ağır vasıtaların yeri en sol şerittir. Sadece onlar değil, bütün ticarî araçlar sol şeritten giderler. Küçük ve hafif binek otolar onlara her zaman yol vermeli ve saygıda kusur etmemelidirler.
* Ambulanslar acelesi olanlar için faaliyet göstermektedir. Sirenlerini açmış, son hızla giden bir ambulans görürseniz hemen arkasına takılın. En kısa zamanda varacağınız yere ulaşırsınız. Bu son derece doğal ve sık başvurulan bir uygulamadır, zaten o ambulans da âcil servise hasta değil, televizyondaki maça taraftar taşımakta veya Ramazan'daysa iftara oruçlu yetiştirmektedir. * Korna çalmak en tabu hakkınızdır. Onu sık sık kullanın. Dünyanın parasını verip fıstık gibi bir otomobil satın almışsınız. Kornasını yeteri sıklıkta çalmazsanız oksitlenme yapabilir. Ayrıca az korna çalanlar istanbul trafiğinde hemen farkedilir ve dışlanırlar. En son korna makamlarını minibüs şoförlerinden öğrenebilirsiniz.
* Sollayacaksan önce sıkıştır. Bir araç sollanacaksa, arkadan sellektör yapılmalı ve aracın tamponuna değecek kadar yanaşılmalıdır. Böylece sollanacak kişi arkadakinin niyetini anlar ve kenara çekilir. * Yol çizgileri sollama zevkini artırmak için vardır, istanbul'da kesinlikle tek bir hat üzerine yol alınmaz. Devamlı şerit değiştirilerek sollama yapılır. Yoldaki çizgiler sollama yapmamızı kolaylaştırır.
* Farlar hava iyice kararmadan yakılmaz. Gündüz vakti farlarını yakanlar olursa, diğer sürücüler tarafından anında uyarılırlar.
* Sellektör şoförün eli ayağıdır, her zaman kullanılmalıdır. Bazen bir teşekkür, bir uyarı, kızgınlık için sellektör yapmadan araç kullanan iyi şoför olamaz.
* Bayan şoförlerin İstanbul'da trafiğe çıkmaya hakları yoktur. Erkek sürücüler her fırsatta bu kaideyi hatırlatmalı, bayan sürücüleri devamlı sıkıştırarak zor durumda bırakmalıdırlar. Bu kurallara dikkat edelim, uymayanları uyaralım. * istanbul'da hız sınırlaması yoktur. Mahalle aralarında pati çekilip spin atılabilir, son sürat gidilebilir.
* Sürücüler her zaman haklıdırlar. Yayalar yayalığını bilmeli, ona göre davranmalıar. Yaya geçidi, yayaların geçiş üstünlüğü gibi kavramlar istanbul'da geçerli değildir.
* Yol verilmez, alınır. Eğer bir garajdan ya da otoparktan direkt yola çıkacaksanız, araçların size yol vermesini beklemek hayalcilik olur. Burada kural, bodoslama yola fırlamaktır. Merak etmeyin, hızla gelen araçlar "Zınk!" diye duracaklardır.
* Mecbur kalmadıkça kimseye yol verilmez. Amaç ulaşılacak yere bir an önce varmaktır. Asla yol verilmez. Çok mecbur kalınırsa hafiften hız düşürülür. Yavaşlamanıza sebep olan araçlara bağırmak en tabiî hakkınızdır.
* Yeşil ışığın yanması asla beklenmez. Işıklarda beklerken vites asla boşa alınmaz. Birinci vitese takılır ve bir ayak debriyajda tutularak araba bağırttırılır, iyi bir istanbullu yeşilin yanacağını hisseder ve yanmadan geçer. Yeşil ışık birkaç saniye sonra nasıl olsa yanacaktır. Eğer ışıkta bekleyen diğer araçlar sizin önünüzdeyse, sarı yanmadan koraya köküne kadar basılır ve "Hadi be, yürüsene!" diye bağırılır.
* En sağ şerit emniyet şeridi değil, acelesi olanların şerididir. Eğer trafik tıkanmışta en sağ şeritten huzur ve güven içerisinde gidebilirsiniz.
* Sinyal vermek delikanlılığa sığmaz. Durmak isteyen veya dönüş yapmak isteyen istediği zamanda ve yerde durabilir ya da dönebilir. Arkadan gelen araçlar bunu altıncı hisleriyle hissetmelidirler. Hissedemezlerse arkadan vururlar ve suçlu duruma düşerler.
* Ağır vasıtaların yeri en sol şerittir. Sadece onlar değil, bütün ticarî araçlar sol şeritten giderler. Küçük ve hafif binek otolar onlara her zaman yol vermeli ve saygıda kusur etmemelidirler.
* Ambulanslar acelesi olanlar için faaliyet göstermektedir. Sirenlerini açmış, son hızla giden bir ambulans görürseniz hemen arkasına takılın. En kısa zamanda varacağınız yere ulaşırsınız. Bu son derece doğal ve sık başvurulan bir uygulamadır, zaten o ambulans da âcil servise hasta değil, televizyondaki maça taraftar taşımakta veya Ramazan'daysa iftara oruçlu yetiştirmektedir. * Korna çalmak en tabu hakkınızdır. Onu sık sık kullanın. Dünyanın parasını verip fıstık gibi bir otomobil satın almışsınız. Kornasını yeteri sıklıkta çalmazsanız oksitlenme yapabilir. Ayrıca az korna çalanlar istanbul trafiğinde hemen farkedilir ve dışlanırlar. En son korna makamlarını minibüs şoförlerinden öğrenebilirsiniz.
* Sollayacaksan önce sıkıştır. Bir araç sollanacaksa, arkadan sellektör yapılmalı ve aracın tamponuna değecek kadar yanaşılmalıdır. Böylece sollanacak kişi arkadakinin niyetini anlar ve kenara çekilir. * Yol çizgileri sollama zevkini artırmak için vardır, istanbul'da kesinlikle tek bir hat üzerine yol alınmaz. Devamlı şerit değiştirilerek sollama yapılır. Yoldaki çizgiler sollama yapmamızı kolaylaştırır.
* Farlar hava iyice kararmadan yakılmaz. Gündüz vakti farlarını yakanlar olursa, diğer sürücüler tarafından anında uyarılırlar.
* Sellektör şoförün eli ayağıdır, her zaman kullanılmalıdır. Bazen bir teşekkür, bir uyarı, kızgınlık için sellektör yapmadan araç kullanan iyi şoför olamaz.
* Bayan şoförlerin İstanbul'da trafiğe çıkmaya hakları yoktur. Erkek sürücüler her fırsatta bu kaideyi hatırlatmalı, bayan sürücüleri devamlı sıkıştırarak zor durumda bırakmalıdırlar. Bu kurallara dikkat edelim, uymayanları uyaralım. * istanbul'da hız sınırlaması yoktur. Mahalle aralarında pati çekilip spin atılabilir, son sürat gidilebilir.
* Sürücüler her zaman haklıdırlar. Yayalar yayalığını bilmeli, ona göre davranmalıar. Yaya geçidi, yayaların geçiş üstünlüğü gibi kavramlar istanbul'da geçerli değildir.
İŞYERİNDE ÇALIŞIR GİBİ GÖRÜNMEK İÇİN NELER YAPMAK GEREKLİ ? İŞTE CEVAPLAR...
İŞYERİNDE ÇALIŞIR GİBİ GÖRÜNMEK İÇİN NELER YAPMAK GEREKLİ ?
*Her zaman ellerinde dökümanla yürü.*Bilgisayarı meşgulmüş gibi kullan! Tabii iş yapıyorum diye e-postalarını kontrol edebilir, sohbet edebilir, hatta sevdiğin bir arabanın özelliklerini takip edebilirsin. Eğer patron yakalarsa, "Yeni bir yazılım deniyorum" mazereti genellikle çalışır.
*Masanı kalabalık tut. Çalışma masası üzerinde ne kadar çok malzeme varsa o masanın sahibi, iş verenlere, o kadar çok çalışkan gözükür. Bu sebeple masanızda ilgili ilgisiz her zaman bir sürü şey bulundurun.
*Sesli mesaj sistemi kullan. Gün boyu seni sürekli birileri arayarak onlar için bir şeyler yapmanı isteyecektir. En önemlisi de senin internet' te sörf ile geçebilecek zamanını çalacaklar. Bu sebeple eğer mümkünse sesli mesaj sistemi kullanmak akıllıca bir çözüm olur. Hatta cihaza "Yoğun işlerim sebebiyle şu an yanıtlayamıyorum, lütfen adınızı ve telefonunuzu bırakın, daha sonra size döneyim" mesajı yerleştirmek akıllıca bir davranış olur.
*Sabırsız ve huzursuz davran. Eğer işverenlerin gözü önündeyken aceleci ve huzursuz davranırsan, patron sizin çok çalışmaktan gerilmiş olabileceğini düşünecektir.
*Ofisi geç terk et. Her zaman çalıştığın yeri geç terk et. Özellikle patron oradaysa ondan önce asla çıkma. Masanda bazı magazin dergilerini ya da gazeteleri oku ama sakın erken çıkma.
*Etkileyici iç geçir. Aynı ortamda birileri varken yüksek sesle iç geçirmek, evrendekilere son derece yoğun ve baskı altında olduğun mesajını verir. Patronlar buna bayılır.
*Yığın stratejisini iyi uygula. Odanın kalabalık ve sürekli çalışılır bir yer olduğu mesajını vermek için sadece masanı değil, yerleri de bir şeylerle doldur. Kalın bilgisayar kitapları olabilir. Özellikle patron odaya geldiğinde üzerinde kitapların bulunduğu bir koltukta kendisine yer açmanız patronun size minnetle bakmasını sağlayacaktır.
*Kendi sözlüğünü kendin yarat. Bazı teknik terimleri öğren ve bunları özellikle toplantı zamanlarında bol bol kullan. Kimse ne söylediğini anlamayabilir ama öğreneceğin bu kelimeler patronunun gözünde minnettarlık olarak sana geri dönecektir.*Patrona göndereceğin yazılara dikkat et. Örneğin burada anlattığım taktikleri arkadaşlarına gönderirken sakın patrona da gönderme!
*Her zaman ellerinde dökümanla yürü.*Bilgisayarı meşgulmüş gibi kullan! Tabii iş yapıyorum diye e-postalarını kontrol edebilir, sohbet edebilir, hatta sevdiğin bir arabanın özelliklerini takip edebilirsin. Eğer patron yakalarsa, "Yeni bir yazılım deniyorum" mazereti genellikle çalışır.
*Masanı kalabalık tut. Çalışma masası üzerinde ne kadar çok malzeme varsa o masanın sahibi, iş verenlere, o kadar çok çalışkan gözükür. Bu sebeple masanızda ilgili ilgisiz her zaman bir sürü şey bulundurun.
*Sesli mesaj sistemi kullan. Gün boyu seni sürekli birileri arayarak onlar için bir şeyler yapmanı isteyecektir. En önemlisi de senin internet' te sörf ile geçebilecek zamanını çalacaklar. Bu sebeple eğer mümkünse sesli mesaj sistemi kullanmak akıllıca bir çözüm olur. Hatta cihaza "Yoğun işlerim sebebiyle şu an yanıtlayamıyorum, lütfen adınızı ve telefonunuzu bırakın, daha sonra size döneyim" mesajı yerleştirmek akıllıca bir davranış olur.
*Sabırsız ve huzursuz davran. Eğer işverenlerin gözü önündeyken aceleci ve huzursuz davranırsan, patron sizin çok çalışmaktan gerilmiş olabileceğini düşünecektir.
*Ofisi geç terk et. Her zaman çalıştığın yeri geç terk et. Özellikle patron oradaysa ondan önce asla çıkma. Masanda bazı magazin dergilerini ya da gazeteleri oku ama sakın erken çıkma.
*Etkileyici iç geçir. Aynı ortamda birileri varken yüksek sesle iç geçirmek, evrendekilere son derece yoğun ve baskı altında olduğun mesajını verir. Patronlar buna bayılır.
*Yığın stratejisini iyi uygula. Odanın kalabalık ve sürekli çalışılır bir yer olduğu mesajını vermek için sadece masanı değil, yerleri de bir şeylerle doldur. Kalın bilgisayar kitapları olabilir. Özellikle patron odaya geldiğinde üzerinde kitapların bulunduğu bir koltukta kendisine yer açmanız patronun size minnetle bakmasını sağlayacaktır.
*Kendi sözlüğünü kendin yarat. Bazı teknik terimleri öğren ve bunları özellikle toplantı zamanlarında bol bol kullan. Kimse ne söylediğini anlamayabilir ama öğreneceğin bu kelimeler patronunun gözünde minnettarlık olarak sana geri dönecektir.*Patrona göndereceğin yazılara dikkat et. Örneğin burada anlattığım taktikleri arkadaşlarına gönderirken sakın patrona da gönderme!
23 Haziran 2008 Pazartesi
BURÇLAR VE AMPUL DEĞİŞTİRMEK... GÜLMEKTEN YERLERE YATACAKSINIZ...
BURÇLAR VE AMPUL DEĞİŞTİRMEK... GÜLMEKTEN YERLERE YATACAKSINIZ...
Bir ampulü değistirmek için kaç KOÇ gerekir?
Bir tane yeter. Isi ciddiye alirlar. Hiç gerekmez, "Koç"lar karanlıktan korkmaz. Bir tane yeter. İş ki elinizde bol yedek ampul bulunsun (hafif sakarlık).
Bir ampulü degistirmek için kaç BOĞA gerekir?
Bir. Sadece kendisine mükafat vereceginize söz verin. Hiç, "Boğa"lar hiçbirsey değişsin istemez. Bir. Ancak, yanmış ampulün gerçekten hiçbir ise yaramayacagina ikna etmeniz gerekir.
Bir ampulü degistirmek için kaç İKİZLER gerekir?
İki. Ayrica elinde cep telefonu, danisacagi bir arkadasi ve "Ampül Degistirme El Kitabi" sarttir. Iki. Ancak ampül degistirmeleri bir hafta sürer, ama ampulü degistirdikten sonra size Fransizca dersi verirler ve paranizi nereye yatirmaniz gerektigini anlatirlar. Iki. Ancak kimin ampulü degistirecegi tartismasi o kadar uzun sürer ki, ampul asla degismez.
Bir ampulü degistirmek için kaç YENGEÇ gerekir?
Sadece bir. Ve lakin degistirmekle iyi yapip yapmadigini anlamak için bir hafta terapiye gider. Bir. Ama degistirirken sinirden lambayi kirar. Hiç. Bunu bir problem olarak görür ve yataga düşer.
Bir ampulü degistirmek için kaç ASLAN gerekir?
Hiç. Aslan, danismanlarini arar ve "Ampul degissin" emrini verir. Bir. Ampulü tutar ve dünya etrafinda döner. Hiç. Aslan kendi isigini yeterli bulur.
Bir ampulü degistirmek için kaç BAŞAK gerekir?
Sürekli başkasının ampullerini degistirdiklerinden kendi ampullerini değistiremezler. 1.000.000.000 kadar, bunun hata payi 0.000.0000.001 olabilir. Hmmm, bunun kutusu nerede, son kullanim tarihi neydi bakalim. Ben niye bu markayı almıştım ki? Yoksa taşınsak mı ?
Bir ampulü değistirmek için kaç TERAZİ gerekir?
Bir, belki de iki. Tam çikaramadim. Sen ne dersin? Niye degistirelim ki, karanlik romantik oluyor. Gerçekten bilemiyorum, belki ampule sormak lazim. Ayrica normal bir ampul ise tek basima degistirebilirim de, özel bir ampul ise iki olmakta fayda var.
Bir ampulü degistirmek için kaç AKREP gerekir?
Hiç, karanlikta yasarlar. Ne soruyorsun, sen polis misin? Bu bilgi kesinkes gizli bilgidir ve sadece emir komuta zinciri içinde aktarilir.
Bir ampulü degistirmek için kaç YAY gerekir?
Şimdi biz Kas'ta bir tatil geçirmistik, tamam mi... Hayat güzel, günes piril piril, karnim aç. Ne ampulü yahu? Takmayacaksin, takarsan yanmaz. Bak takma, yanacak.
Bir ampulü degistirmek için kaç OGLAK gerekir?
Hiç. Oglaklarin yeni ampul alacak parasi olmaz, masraf gösterirlerse o baska. Çocukça işlerle uğraşmıyorum. Şimdi değistiririz, yarın yanmayacağı ne malum?
Bir ampulü değiştirmek için kaç BALIK gerekir?
Ne ampulü? Elektrikler mi kesildi, yoksa saat 21'mi oldu? Benim için aydınlık şikerim...
Bir ampulü değistirmek için kaç KOÇ gerekir?
Bir tane yeter. Isi ciddiye alirlar. Hiç gerekmez, "Koç"lar karanlıktan korkmaz. Bir tane yeter. İş ki elinizde bol yedek ampul bulunsun (hafif sakarlık).
Bir ampulü degistirmek için kaç BOĞA gerekir?
Bir. Sadece kendisine mükafat vereceginize söz verin. Hiç, "Boğa"lar hiçbirsey değişsin istemez. Bir. Ancak, yanmış ampulün gerçekten hiçbir ise yaramayacagina ikna etmeniz gerekir.
Bir ampulü degistirmek için kaç İKİZLER gerekir?
İki. Ayrica elinde cep telefonu, danisacagi bir arkadasi ve "Ampül Degistirme El Kitabi" sarttir. Iki. Ancak ampül degistirmeleri bir hafta sürer, ama ampulü degistirdikten sonra size Fransizca dersi verirler ve paranizi nereye yatirmaniz gerektigini anlatirlar. Iki. Ancak kimin ampulü degistirecegi tartismasi o kadar uzun sürer ki, ampul asla degismez.
Bir ampulü degistirmek için kaç YENGEÇ gerekir?
Sadece bir. Ve lakin degistirmekle iyi yapip yapmadigini anlamak için bir hafta terapiye gider. Bir. Ama degistirirken sinirden lambayi kirar. Hiç. Bunu bir problem olarak görür ve yataga düşer.
Bir ampulü degistirmek için kaç ASLAN gerekir?
Hiç. Aslan, danismanlarini arar ve "Ampul degissin" emrini verir. Bir. Ampulü tutar ve dünya etrafinda döner. Hiç. Aslan kendi isigini yeterli bulur.
Bir ampulü degistirmek için kaç BAŞAK gerekir?
Sürekli başkasının ampullerini degistirdiklerinden kendi ampullerini değistiremezler. 1.000.000.000 kadar, bunun hata payi 0.000.0000.001 olabilir. Hmmm, bunun kutusu nerede, son kullanim tarihi neydi bakalim. Ben niye bu markayı almıştım ki? Yoksa taşınsak mı ?
Bir ampulü değistirmek için kaç TERAZİ gerekir?
Bir, belki de iki. Tam çikaramadim. Sen ne dersin? Niye degistirelim ki, karanlik romantik oluyor. Gerçekten bilemiyorum, belki ampule sormak lazim. Ayrica normal bir ampul ise tek basima degistirebilirim de, özel bir ampul ise iki olmakta fayda var.
Bir ampulü degistirmek için kaç AKREP gerekir?
Hiç, karanlikta yasarlar. Ne soruyorsun, sen polis misin? Bu bilgi kesinkes gizli bilgidir ve sadece emir komuta zinciri içinde aktarilir.
Bir ampulü degistirmek için kaç YAY gerekir?
Şimdi biz Kas'ta bir tatil geçirmistik, tamam mi... Hayat güzel, günes piril piril, karnim aç. Ne ampulü yahu? Takmayacaksin, takarsan yanmaz. Bak takma, yanacak.
Bir ampulü degistirmek için kaç OGLAK gerekir?
Hiç. Oglaklarin yeni ampul alacak parasi olmaz, masraf gösterirlerse o baska. Çocukça işlerle uğraşmıyorum. Şimdi değistiririz, yarın yanmayacağı ne malum?
Bir ampulü değiştirmek için kaç BALIK gerekir?
Ne ampulü? Elektrikler mi kesildi, yoksa saat 21'mi oldu? Benim için aydınlık şikerim...
Bilgisayar Mühendisleri her zaman komik olmuşlardır...
Bilgisayar Mühendisleri her zaman komik olmuşlardır...
Bir bilgisayar mühendisihayatının çılgınlığınıyapmaya karar vermiş ve biriktirdiği tüm parayı harcamayıgöze alıp lüks bir gemiyle Karayipler’de tura çıkmış.Seyahatin sonuna doğru korkunç bir fırtına gemiyi alaboraetmiş ama genç mühendis yüzerek ıssız bir adaya ulaşmayı başarmış.Adada bol miktarda meyve ağacı ve tatlı su olduğu içinpek da rahatsız sayılmayacak bir hayat sürüyormuş.
Aradan geçen aylar boyunca tek sorunu yalnızlık olmuş.Derken bir gün denizde sandalında kürek çeken bir bayangörmüş. Hemen koşup bayanın dikkatini çekmeyi başarmış. Genç kadın: - “Ben adanın öbür tarafından geliyorum, siz de batangemide miydiniz?” diye sormuş.
- “Evet,” diye yanıtlamış mühendis. “Peki bu sandalınereden buldunuz?”. - “Kendim yaptım” diye yanıtlamış genç kadın. - “Peki gereken aletleri nereden buldunuz?” - “Adanın güneyinde garip bir kaya oluşumu var” demişkadın. “Biraz ısıtınca eriyor ve istediğin şekli verebiliyorsun. Soğuyunca da demir gibi sertleşiyor”.
Etrafına dikkatlice bir baktıktansonra kadın sormuş: - “Sığınmak için kendinize yaptığınız bir ev falangöremiyorum. Nerede yaşıyorsunuz?”- “Açıkçası,” demiş adam, “kumsalda yatıpkalkıyorum.” - “Benim yaşadığım yere gelmek ister misiniz?” diye sormuş kadın.Biraz utanmakla birlikte, “Evet” diye yanıtlamış mühendis.
Genç kadın küreklerini ustaca çektiği sandallamühendisi adanın öbür tarafına götürmüş.Mühendisin şaşkın bakışları arasında kadının elleriyleyaptığı iskeleye yanaşmışlar, sandalı el yapımı fakatson derece kaliteli bir halatla bağlamışlar ve sonderece muntazam taş bir yoldan mavi ve beyazboyalı, sazdan yapılmış iki katlı bir villaya gelmişler.
Genç kadın “İşte benim mütevazi yuvam burası“demiş. Gözleri faltaşı gibi açılmış olan mühendise“bir şeyler içer misiniz?” diye sormuş.- “İstemem” demiş mühendis… “Aylardır içim dışımhindistan cevizi sütü oldu.” - “Hindistan cevizi sütünden söz eden kim” demiş genç kadın, “Kendi yaptığım imbiklerde içki üretiyorum.
İsterseniz hemen bir meyve kokteylihazırlayabilirim.”İçkilerini yudumlarken kadınsormuş “Hep böyle sakallımısınız?”. “Hayır,” demiş mühendis, “bu adaya düşmezden önce her sabah traş olurdum.”- "İsterseniz üst kattaki banyoda traş olabilirsiniz."
Genç adam hayreti ve merakı daha da artmış olarak banyoya girmiş ve deniz kabuklarından ustaca yapılmış keskin bıçaklarla güzel ve rahat bir traş olmuş. Sonra güzel bir duş yapmış.
- “Çok hoş oldunuz,” demiş genç kadın içkisinden bir yudum daha alırken. “Ben de yukarı çıkıp üstüme daha rahat bir şeyler giysem iyi olur.” Biraz sonra genç kadın üzerinde son derece çekici ve iç gıcıklayıcı bir kıyafetle ve nefis çiçek kokularıiçinde aşağı inmiş.Genç kadın utangaç bir sesle “Biliyorsunuz ikimiz de çok uzun zamandır bu adada yapayalnızız.
Ne demek istediğimi her halde anlıyorsunuzdur. Yapmayı çok özlediğiniz bir şeyler varsa lütfen çekinmeyin… Hani o her erkek ve kadının yapmak isteyeceği şeylerden…" demiş. Genç mühendis umutsuz bir ifadeyle “Olmaz mı, elbette var. Ama mümkün olacağını pek zannetmiyorum.”
Genç kadın yüzünde muzip bir ifadeyle “Hıııııııımmmm. Artık mümkün” cevabını vermiş. Heyecandan nefesi kesilecek gibi olan mühendis haykırmış
- “Neeee… Gerçekten İnternet bağlantınız da mı var?”
Bir bilgisayar mühendisihayatının çılgınlığınıyapmaya karar vermiş ve biriktirdiği tüm parayı harcamayıgöze alıp lüks bir gemiyle Karayipler’de tura çıkmış.Seyahatin sonuna doğru korkunç bir fırtına gemiyi alaboraetmiş ama genç mühendis yüzerek ıssız bir adaya ulaşmayı başarmış.Adada bol miktarda meyve ağacı ve tatlı su olduğu içinpek da rahatsız sayılmayacak bir hayat sürüyormuş.
Aradan geçen aylar boyunca tek sorunu yalnızlık olmuş.Derken bir gün denizde sandalında kürek çeken bir bayangörmüş. Hemen koşup bayanın dikkatini çekmeyi başarmış. Genç kadın: - “Ben adanın öbür tarafından geliyorum, siz de batangemide miydiniz?” diye sormuş.
- “Evet,” diye yanıtlamış mühendis. “Peki bu sandalınereden buldunuz?”. - “Kendim yaptım” diye yanıtlamış genç kadın. - “Peki gereken aletleri nereden buldunuz?” - “Adanın güneyinde garip bir kaya oluşumu var” demişkadın. “Biraz ısıtınca eriyor ve istediğin şekli verebiliyorsun. Soğuyunca da demir gibi sertleşiyor”.
Etrafına dikkatlice bir baktıktansonra kadın sormuş: - “Sığınmak için kendinize yaptığınız bir ev falangöremiyorum. Nerede yaşıyorsunuz?”- “Açıkçası,” demiş adam, “kumsalda yatıpkalkıyorum.” - “Benim yaşadığım yere gelmek ister misiniz?” diye sormuş kadın.Biraz utanmakla birlikte, “Evet” diye yanıtlamış mühendis.
Genç kadın küreklerini ustaca çektiği sandallamühendisi adanın öbür tarafına götürmüş.Mühendisin şaşkın bakışları arasında kadının elleriyleyaptığı iskeleye yanaşmışlar, sandalı el yapımı fakatson derece kaliteli bir halatla bağlamışlar ve sonderece muntazam taş bir yoldan mavi ve beyazboyalı, sazdan yapılmış iki katlı bir villaya gelmişler.
Genç kadın “İşte benim mütevazi yuvam burası“demiş. Gözleri faltaşı gibi açılmış olan mühendise“bir şeyler içer misiniz?” diye sormuş.- “İstemem” demiş mühendis… “Aylardır içim dışımhindistan cevizi sütü oldu.” - “Hindistan cevizi sütünden söz eden kim” demiş genç kadın, “Kendi yaptığım imbiklerde içki üretiyorum.
İsterseniz hemen bir meyve kokteylihazırlayabilirim.”İçkilerini yudumlarken kadınsormuş “Hep böyle sakallımısınız?”. “Hayır,” demiş mühendis, “bu adaya düşmezden önce her sabah traş olurdum.”- "İsterseniz üst kattaki banyoda traş olabilirsiniz."
Genç adam hayreti ve merakı daha da artmış olarak banyoya girmiş ve deniz kabuklarından ustaca yapılmış keskin bıçaklarla güzel ve rahat bir traş olmuş. Sonra güzel bir duş yapmış.
- “Çok hoş oldunuz,” demiş genç kadın içkisinden bir yudum daha alırken. “Ben de yukarı çıkıp üstüme daha rahat bir şeyler giysem iyi olur.” Biraz sonra genç kadın üzerinde son derece çekici ve iç gıcıklayıcı bir kıyafetle ve nefis çiçek kokularıiçinde aşağı inmiş.Genç kadın utangaç bir sesle “Biliyorsunuz ikimiz de çok uzun zamandır bu adada yapayalnızız.
Ne demek istediğimi her halde anlıyorsunuzdur. Yapmayı çok özlediğiniz bir şeyler varsa lütfen çekinmeyin… Hani o her erkek ve kadının yapmak isteyeceği şeylerden…" demiş. Genç mühendis umutsuz bir ifadeyle “Olmaz mı, elbette var. Ama mümkün olacağını pek zannetmiyorum.”
Genç kadın yüzünde muzip bir ifadeyle “Hıııııııımmmm. Artık mümkün” cevabını vermiş. Heyecandan nefesi kesilecek gibi olan mühendis haykırmış
- “Neeee… Gerçekten İnternet bağlantınız da mı var?”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)